İKİYÜZYİRMİYEDİNCİ MEKTÛB

 

Bu mektûb, molla Tâhir-i Lâhorîye yazılmışdır. Yol göstermek makâmına lâzım olan va'z ve nasîhatları bildirmekdedir:

Allahü teâlâya hamd olsun! Onun seçdiği kullarına selâm olsun! Kıymetli mektûbunuz geldi. Bizleri sevindirdi. Oradaki kardeşlerimizin zevklerini ve lezzet aldıklarını yazıyorsunuz. Çok sevindik. Kardeşim! Hak teâlânın size ihsân etdiği bu makâm için çok şükr ediniz! Halkı kendinizden soğutacak bir şey yapmamak için çok dikkat ediniz! Yoksa, büyük günâha girersiniz. İnsanları kendinden kaçırmak, melâmîlik yoludur ki, emr-i ma'rûf ile ilişkileri yokdur. Hattâ, melâmîlik, bu makâmın tâm tersidir. Bu iki makâmı birbiri ile sakın karışdırmayınız! Bu makâmda iken melâmîlik yapmak istemeyiniz. Zulm etmiş olursunuz. Talebe yanında, temiz, iyi giyinmiş olunuz. Onlara çok sokulmayın, aralarına karışmayınız! Kendinizi küçültmüş olursunuz. Sizden istifâde edemezler. Her sözünüzün, her işinizin islâmiyyete uygun olmasına çok dikkat ediniz! Elden geldiği kadar ruhsatlardan sakınınız! Ruhsatları yapmak, hem bu yolumuza uygun değildir. Hem de, sünnet-i seniyyeye yapışalım demeğe yakışmaz. Büyüklerden biri, (Âriflerin gösteriş yapması, avâmın ihlâsından dahâ iyidir) buyurdu. Çünki, âriflerin iyi işlerini göstermeleri, talebeyi Allahü teâlâya çekmek ve onlara öğretmek içindir. Bunun için, avâmın hâlis, Allah için olan işlerinden dahâ fâideli ve dahâ sevâb olur. Talebe, âriflerin işlerini göre göre öğrenirler ve yaparlar. Ârifler "rahmetullahi aleyhim" amellerini, ibâdetlerini onlara göstermezlerse, öğrenemezler. Demek ki, ârifler talebeye göstermek ve öğretmek niyyeti ile yapdıkları için, bu gösterişleri, Allah rızâsı için olmakdadır. Ya'nî ihlâs olmakdadır. Hattâ, ihlâsdan dahâ iyi olmakdadır. Çünki ihlâsın fâidesi, kendinedir. Bu sözümüz yanlış anlaşılmasın. Âriflerin her işlerinin, her ibâdetlerinin talebeye gösteriş olmak için yapıldığı, ibâdet etmek, kendilerine lâzım değildir sanılmasın! Allahü teâlâ korusun! Böyle düşünmek zındıklık olur. İlhâd, ya'nî doğru yoldan ayrılmak olur. Ârifler de talebe gibi, ibâdet yapacakdır. Hiçbir kimse ibâdet yapmakdan kurtulamaz. Böyle olmakla berâber, âriflerin ibâdetlerinden talebenin fâidelenmesi de düşünülür. Bunun için, siz de, sözlerinize ve işlerinize çok dikkat ediniz! Çünki, bu zemânda çok kimse, tesavvuf yoluna girmek istiyor. Bu makâma yakışmıyan birşey yapmakdan çok sakınınız! Câhillerin, büyüklere dil uzatmalarına sebeb olmayınız! Her işinizin islâmiyyete uygun olması için, Allahü teâlâya yalvarınız!

Başka yolların büyüklerinin nisbetleri hâsıl olduğunu yazıyorsunuz. Bunun neden olduğunu, size uzun anlatmışdım. Bunlardan başka şeyler olduğunu sanmayınız! Sonra iyi olmaz. Dahâ yazmağa lüzûm yok. Vesselâm.